Okulların açılmasıyla birlikte okulda çocuğu olan aileler için görece daha zor bir dönem başladı. Günlük yaşamın çocuğun okul programına göre düzenlenmesi gerekiyor. Çocuğun okul gereksinimlerinin alınması için aile bütçesinde yeni düzenlemelere gerek var. Çocuğun derslerdeki başarısını desteklemek için neler yapılacağı ise ayrıca düşünülmesi gereken bir konudur.

Genellikle ülkemizde okul başarısı ile yaşamdaki başarı paralelmiş gibi düşünüldüğü için çocukların okulda başarılı olması aileler için büyük önem taşıyor. Bu nedenle de çocuğun başarısızlığı ailede de kaygı yaratan bir konuya dönüşebiliyor. Çocuk sadece başarısız olmakla kalmıyor aynı zamanda aile ile ilişkileri bozuluyor, kendine güveni azalıyor, kendini işe yaramaz, değersiz bir kişi olarak görmeye başladığında da ortaya çıkabilecek başka ruhsal sorunlara zemin hazırlanmış oluyor. Kişinin ilişkileri ve geleceği etkileniyor.

Bu uzun dönemli etkileri nedeniyle  okul başarısızlığının erken dönemde ele alınması, çocuğun ve ailenin desteklenmesi gerekli. Okul başarısızlığının birçok nedeni olabilir. Bunlar şöyle sıralanabilir:
1. Zeka geriliği: bazı çocukların sözel ve sayısal becerileri daha az olabilir. Bu durumun bir çok nedeni olabilir. Epilepsi gibi hastalıklar, doğum travmaları, kromozom anomalileri, çocuk felci gibi hastalıklar bu duruma neden olabilir. Kalıtsal nedenlerle de da zeka gerilikleri ortaya çıkabilir. Bu çocuklar daha yavaş anlayan, daha geç öğrenen, öğrenmesi için daha çok tekrar gereken çocuklardır. Tanı için zeka testleri uygulanır. Kendi becerilerine uygun şekilde özel eğitim ile eğitimlerinin takviye edilmesi gerekir.  Ayrıca yetenekli oldukları alanlarda yönlendirilmeleri ve desteklenmeleri ile kendilerini yararlı ve değerli hissedebilecekleri şekilde yetiştirilmeleri gerekir.

2. Özel öğrenme güçlüğü de denilen bu durumlarda zeka normal olduğu halde çocuğun özel bir alanda öğrenme güçlüğü vardır. En sık görülen türü okuma yazma alanında olan türüdür. Bu duruma disleksi adı verilir. Bu çocuklar okumayı sökmede zorlanırlar. Özel yöntemlerle okuma öğretilmesi gerekir. Bu durumun tanısı için de uygulanan özel testler vardır.

3. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu: Çocuğun zekası normal olduğu halde dikkatini toplayamaz, uzun süre oturduğu yerde oturup dersi dinleyemez, küçük uyaranlardan çabuk dikkati dağılır, sınıfta konuşur, hareket eder, başka şeylerle ilgilenir, arkadaşlarının da dikkatini dağıttığı için genelde tepki çeker. Bu durum çocuğun öğrenmesini zorlaştırır. Bu çocuklar genelde “yaramaz”, “tembel” gibi etiketlenirler. Bu durumun tanısı için bir çocuk psikiyatristine başvurulması gereklidir.

4. Görme bozukluğu, işitme bozukluğu gibi duyu organlarına ait sorunlar: Göz bozukluğu çocuğun kendisi ve ailesi tarafından farkedilmeden çocuğun derse ilgisini azaltıp okul başarısını düşürebilir. İşitme bozuklukları da dersi dinlemesini güçleştirebilir.

5. Dikkat bozukluğu yaratan diğer ruhsal sorunlar: Depresyon, kaygı bozuklukları gibi bir çok psikiyatrik bozukluk çocuğun okula ilgisinin azalması ve derslere dikkatini vermekte zorlanmasına neden olabilir. Buna ek olarak aile içi sorunlar da çocuğun derse dikkatini verememesine neden olabilir. Anne baba ilişkisindeki sorunlar, aile içi şiddet ya da çocuğa yönelik şiddet gibi durumlarda çocukların kafasını meşgul eden sorunlar okulda kendi içine kapanması ve dersten uzaklaşması ile sonuçlanabilir.

6. Okul korkusu: Genelde aşırı bağımlı  ve kaygılı çocukların okula başladıklarında ortaya çıkan   bu sorun çocuğu destekleyip rahatlatan bir öğretmen yardımı ve velilerin çocuğu okula aşama aşama alıştırması ile aşılabilir. Ancak bazı çocuklar aşırı kaygı duyduklarından okula gidemezler. Genelde okul ya da sınıf değiştirmesinin çözüm olacağı düşünülür ancak bu değişiklikler işe yaramadığı gibi kaygıyı arttırıp okula gitmeyi iyice zorlaştırır. Bu tür durumlarda çocuk psikiyatrisine başvurulması gerekir. Çocuğun evden ayrılma ile ilgili kaygısını arttırmamaya dikkat etmek gerekir. Evdeki sorunlar, hastalıklar çocuğun ailesinden birine birşey olacağı korkuları bu sorunu arttırır. Bazı çocuklar kendi başarıları konusunda aşırı kaygılıdırlar. Aşırı mükemmeliyetçi çocuklarda görülen bu durum ailenin başarı konusundaki aşırı beklentisi ile birlikte olduğunda  çocuk aşırı bir “başarısız olma kaygısı” yaşamaya başlar ve bu durumda okula gitmek onun için çok korkutucu bir duruma dönüşür. Anne baba beklentilerini çocuğun yaş ve yetenekleri düzeyinde tutmalıdır. Çocuğun çabası, yaptıkları anne baba tarafından görülüp beğenildiğinde çocuğun çalışma isteği artar, kaygısı azalır, kendine güveni gelir. Bu nedenle çocuğun yaptıklarını kusursuz olmasını beklemeden övmek yararlıdır.

Genelde çocukların okuldaki başarısını desteklemenin en iyi yolu çocuğa ilk bebeklikten itibaren zengin uyaran içeren bir ortam yaratmaktır. Yapılan araştırmalar aile içinde konuşulan dilin zenginliğinin, çocukla bebeklikten itibaren  zihinsel açıdan geliştirici oyunlarla ilgilenilmesinin çocukların zihinsel açıdan daha iyi gelişmesine yardımcı olduğunu göstermektedir. Çocuğun uzun süre uyaransız kalması ya da TV karşısında kalması zihinsel gelişimi bozmaktadır. TV çocuğu pasif alıcı bir durumda tutar ve karşılıklı bir etkileşim olmadığında çocuğun kendi becerilerini geliştirmesine engel olur. Bu nedenle çocukların TV karşısında geçirdiği saatlerin sınırlandırılması, bunun yerine daha aktif katılabilecekleri işler, oyunlar planlanması uygundur.

Çocuk okuma ve öğrenmeyi yalnızca ders çalışmak olarak algılamamalıdır. Öğrendiği şeyler çocuğun yaşamında ne kadar yer alıyorsa o kadar kolay öğrenir. Hiç kitap gazete okunmayan evlerde çocuklar da okumayı hayatın bir parçası olarak algılayamazlar. Anne babanın çocuğun okul başarısını desteklemesinin bir parçası da kendi tutum ve davranışlarıyla çocuklarına örnek olmalarıdır.