Aile insanın yeryüzünde var olabilmesinin vazgeçilmez koşulu olan bir sistemdir. Her insan bir aile içine doğar ve ancak kendini saran ve koruyan bir insan ilişkileri ağı içinde kalarak ruhsal ve fiziksel açıdan sağlıklı gelişebilir. Aile dediğimizde kastettiğimiz şey anne-baba ve çocuklardan oluşan  yapı değildir. Hiç ailesi olmayan insanların bile zihninde bir aile vardır, çünkü her insanın yalnızca biyolojik bile olsa bir annesi ve bir babası olmak zorundadır. İster insanın yalnızca zihninde var olan soru işaretlerinden ibaret olsun, isterse geçmiş anıların izleri olarak kalsın her insan kendisini bir veya birkaç ailenin parçası olarak tanımlar.

İnsanoğlunun yeryüzündeki yaşamını sürdürmesinin temel koşulu sosyal gruplar oluşturabilmiş olmasıdır. Eğer insanlar gruplar halinde yaşama, işbirliği yapma ve yavrularının bakımını sürdürebilme becerisine sahip olmasalardı, evrimsel süreç içinde fiziksel olarak kendilerinden daha güçlü hayvanlar arasında insan türünün yok olup gitmesi kaçınılmazdı. İnsan yavrusu kendisini koruyan, bakan, besleyen bir sosyal grup içinde olmadığında yaşamını sürdürmesi mümkün olmayacak kadar yetersiz bir donanımla dünyaya gelir ve diğer memelilerle kıyaslandığında kendi kendine yetecek duruma gelmesi oldukça uzun sürer.  Bu durum, insan yavrusunun bakımına uygun bir organizasyon gerektirmiştir; bu organizasyonu oluşturan ilişkiler ağı ise  ailedir. İnsanoğlunun türünü devam ettirmesinin sırrı bu organizasyonda yatar.  Her insanın güven içinde büyüyeceği bir aileye gereksinimi vardır,  aile ile ilgili  geri kalan tüm işlevler daha az önemlidir. Bu yapının daha sonra ekonomik bir organizasyona dönüşmesi, insanların nasıl aile kurabileceğini belirleyen toplumsal kurallar, aile içindeki rollerin dağılımı gibi birçok özellik toplumdan topluma değişmiş, ancak her dönemde aile toplumların en temel alt birimi olmayı sürdürmüştür.

Ailesi insanın kimliğinin, kişiliğinin, anılarının kısacası geçmişinin en önemli parçasıdır. Aynı zamanda da hayallerinin, umutlarının, kaygılarının, beklentilerinin yani geleceğinin merkezinde yer alır. Sahip olduklarımızı ailemize borçlu olduğumuzu düşünürken sahip olamadıklarımız için ailemizi suçlarız. Bilinçli ya da bilinçdışı en büyük yatırımımızın ya da yeryüzündeki devamımızın başarısını belirleyecek olanın da yine aile olduğunu düşünürüz.

Her ailenin incelikle örülmüş, birbirinden farklı, aynı zamanda da şaşırtıcı benzerlikler taşıyan  roman gibi bir örgüsü vardır. Genellemeler, benzerlikleri bulmalar, sınıflandırmalar bazen bu karmaşık yapıyı anlamayı bir miktar kolaylaştırır. Çünkü aileler de insanlar gibidir. Hem birbirlerine çok benzerler, aynı zamanda da birbirlerinden çok farklıdırlar!

Aile, bireyler için hem en büyük destek kaynağı, hem en büyük stres kaynağıdır. Bir aile üyesinde ortaya çıkan bir ruhsal sorunun nedeni ailesi olabileceği gibi bunun tersi de olabilir. Bir aile üyesinin sorunu tüm aile yapısını etkiler, diğer aile bireylerinde de sorunlar çıkmasına neden olabilir. Bu yüzden ruhsal sorunlarla çalışırken tüm aileyi bir arada değerlendirmek önemlidir. Aile terapisi aileyi bir bütün olarak ele alan bir yaklaşım biçimidir. Aile terapisi ilişkiler üzerine odaklanır ve ilişkiyi tedavi etmeyi amaçlar.  Bireysel tedaviler bireye odaklanırken aile terapisi ailede değişim ortaya çıkarmayı amaçlar. İdeal olan hem bireye hem de aileye birlikte odaklanan bir yaklaşımdır. Ruhsal sorunlar aileyi ve bireyi birlikte ele alan bir yaklaşımla ele alındığında ve tüm aile üyelernin  katıldığı çözümler üretildiğinde hızlı ve etkili değişim sağlamak mümkün olacaktır.