Anne-baba ile çocuk arasında nasıl bir rol ilişkisi kurulmalı?
Ailede annenin, babanın ve çocuğun farklı konumu ve rolleri vardır. Çocuğun gelişimsel gereksinimlerini karşılamak anne babanın sorumluluğudur. Bu gereksinimler bakım, korunma, sevgi ve şefkat görme, değer verilme ve eğitim gereksinimleridir. Bu gereksinimlerin karşılanması için anne baba arasında roller ve sorumluluklar farklı biçimlerde paylaşılır. . Annelik ve babalık rolleri farklı kültürlerde ve toplumlarda değişikliğe uğrasa da çoğu toplumda anneler çocuğun bakım gereksinimi büyük ölçüde karşılayan kişi olma rolünü üstlenmiş durumdadırlar. Çocuğun toplumsallaşma sürecinde ise babalar çok önemli rol oynarlar. Ailedeki temel görevler anne baba tarafından üstlenilir. Çocuk gereksinimlerinin giderilmesi açısından anne babaya bağımlıdır. Bütün bu farklılıklar rollerin de farklılaşmasını gerektirir. Çocuk anne ya da babanın görev ve sorumluluklarını üstlenemeyeceği gibi anne babanın da aile üyelerinin gereksinimlerini giderme sorumluluklarını çocuğa bırakması ailenin işlevlerini yerine getirememesine neden olur.
Anne-baba, anne-baba mı olmalı? Arkadaş mı? Ya da her ikisi? Neden?
Arkadaş olmak ve arkadaşça davranmak farklı şeylerdir. Arkadaşlık ilişkisi karşılıklı alışverişin dengede olduğu, karşılıklı sorunların paylaşıldığı, her iki tarafın da aynı biçimde alıcı ve verici olduğu eşit bir ilişkidir. Anne baba ve çocuk arasında bu tür bir ilişki mümkün değildir. Anne baba çocuğun sorunları ile ilgilenir ve çözümü için çaba sarfeder ama çocuğun aynı biçimde anne babanın sorunları ile ilgilenmesi beklenmez. Anne babanın çocuğuna arkadaş gibi davranması demek onunla oynaması, birlikte vakit geçirmesi, onun sorunlarını dinlemesi, ilgi alanları ile ilgilenmesi demektir. Anne-baba ve çocuk ilişkisinde zaten bu özellikler olmalı, sıcak bir ilişki sağlanmalıdır. Çocuk anne babayla pek çok duygusunu paylaşmalıdır ancak anne babanın aynı açıklıkla çocukları ile duygu ve düşüncelerini paylaşmaları uygun değildir. Bu yüzden de anne babaların çocukları ile konuşurken ve paylaşırken onun düşünce düzeyine uygun, anlayabileceği konular dışına çıkmamaları, onun anlayabileceği kelime ve kavramlar kullanmaları, çocukta kafa karışıklığı yaratmamak açısından çok önemlidir. Çocuk özellikle erken yaşlarda dünyayı algılarken anne babasının açıklamaları ve yorumlarına dayanır. Bu anlamda anne baba ona zaman zaman anlaması ya da hazmetmesi güç konularda koruyucu bir süzgeç kullanarak yaşına uygun açıklamalar yapmalıdırlar.
Anne-baba, çocuklarıyla arasına nasıl sınır koymalı?
İnsanlar bir aile içinde birlikte yaşadıklarında da bireysel sınırlarını korurlar. Bu sınırlar farklı farklı özellikler gösterir. Aile içinde de eşler arasında da sınırlar olduğu gibi anne-baba ve çocuklar arasında da sınırlar olacaktır. Eşler arasında paylaşılan birçok şeyin çocuklarla paylaşılması uygun değildir. Nelerin çocuklarla paylaşılıp nelerin paylaşılmayacağı konusunda sınırlara kesinlikle gerek vardır.  Anne baba erişkindir. Onların yaşamında çocukların bilmesi gerekmeyen birçok şey olabilir. Örneğin ilişkideki sorunlar, cinsellik, işyeri sorunları, maddi sorunlar gibi pek çok kavram özellikle ergenlik öncesi somut düşünen çocukların doğru biçimde anlamlandırabileceği konular değildir. Doğru anlamlandıramadıklarında çocuklar aşırı kaygılar yaşayabilirler, uygunsuz tepkiler gösterebilirler. Anne babanın çocuğun sorumluluk alanına girmeyen konularda sınır koyması özellikle çocuğu korumak gereksiz sıkıntı çekmesini engellemek açısından gereklidir.
Ailede hiyerarşi olmalı mı?
Sorumlulukların farklı paylaşıldığı durumlarda hiyerarşininin olmaması mümkün değildir. Anne baba çocuğundan sorumludur, bu demektir ki çocuğun yaşadığı bir sorun, başına gelen bir kaza, eğitim alması gibi konuların hepsi anne babanın sorumluluğundadır. Sorumluluğun fazla olması yetkinin de fazla olmasını getirir. Yani anne baba çocukları ile ilgili karar vermek ve düzenlemeler yapmak yetkisine de sahiptir çünkü bu kararlarının sonucunda ortaya çıkacak sonuçlardan onlar sorumlu tutulacaklardır. Bu nedenle de önemli kararlar alınırken çocuğun fikrinin alınması ama son kararın anne babada olması gerekir. Çocuklar anne babalarının kararlarına saygı göstermeyi öğrenmek zorundadır çünkü çocuğun gelişimindeki aksaklıklardan toplum ve yasalar anne babayı sorumlu tutmaktadır.
Çocuğa ne kadar insiyatif, özgürlük, serbesti sağlanmalı? Bu sınırlar nasıl çizilebilir?
Çocuğa verilen insiyatif çocuğun yaşı ve bilişsel gelişimi ile orantılı olmalıdır. Anne baba çocuğa seçenekler sunar ve çocuğun bunlar içerisinden seçim yapmasını isteyebilirler. Yaş ilerledikçe seçenekler içine çocuğun kendi istekleri, fikirleri de katılmaya başlar. İletişim becerileri geliştikçe çocuk kendi istekleri konusunda anne babayı ikna etme becerisine kavuşur. Bu, çocuğun kendisinin insiyatif almaya başladığının kendi kişilik özelliklerini ortaya koymaya başladığının göstergesidir. Anne baba bu istekleri anlamalı ve saygı duymalıdır. Eğer uygun isteklerse öncelik de verebilirler. Ancak çocuğun istekleri mutlaka önce anne babanın mantık süzgecinden geçmeli ve yine son karar ailenin “yönetici alt sistemi” olarak tanımladığımız anne babanın olmalıdır. Böylece çocuğun istekleri üzerinde düşünerek hareket etmek çocuğa onun fikirlerine isteklerine değer verildiği mesajı verir. Çocuk giderek insiyatif almayı ve kendisi de bazı isteklerde bulunmadan önce düşünmeyi öğrenir.
Özellikle ergenlik dönemi çocukların daha fazla özerk olmayı öğrenmeleri gereken bir dönemdir. Anne babalar için bu dönem zor bir dönemdir çünkü bir yandan çocuklarını koruma, geleceğe hazırlama görevleri sürmektedir; bir yandan da onun yavaş yavaş kendi kendini idare etmesini desteklemeleri gerekir. Bu yaşlarda çocuğun özgürlük alanı bir miktar genişler daha çok kendi kararlarını vermesine olanak verilir. Anne baba bir anlamda çocuklarını sınarlar, kendi ayaklarının üstünde durup duramadığına, doğru kararlar alıp alamadığına bakarlar; kendini koruyup koruyamadığını değerlendirirler. Eğer çocuk bu sınavlarda başarılı ise giderek daha fazla özgürlük verirler. Başarılı olamadığında anne babanın daha koruyucu tutumlar içine girmesi anlaşılabilir bir durumdur.
Çocuklar hangi durumlarda anne baba ile paylaşmaktan kaçınır?
Sorunlar ortaya çıktığında cezalandırma değil çözüm arama davranışı gösteren bir anne-babadan çocuklar korkmazlar. İnsanın yaşam sürecinde kazalar olması, hatalar yapılması, birşeylerin zaman zaman ters gitmesi normaldır. Zaten bu tür durumlarda çocuklarına destek olmak ailenin görevidir. Suçlamaya yönelmeden sorunu çözmeye yönelen, paniğe ve çaresizliğe kapılmadan uygun çözümler üreten anne babalar çocuğa kendisini güvende hissettirir. Bu durumda da çocuk bir problem yaşadığında gizleme gereği duymayacaktır.
Anne babayla arkadaş olamamak daha ileri yaşlarda örneğin ergenlikte sorun olabilir mi?
Anne babanın çocuklarıyla sıcak bir ilişki kurduğu, onu dinlediği, fikirlerine değer verdiği, birlikte vakit geçirmekten keyif aldığı, evdeki ortamın sıcak ve rahat olduğu durumlarda ergenlerin birçok şeyi anne babalarıyla paylaşmayı tercih ettiği ve arkadaşlarından çok anne babalarına güvendiği pek çok araştırma ile gösterilmiştir.
Ailelerde genellikle ebeveynlerden biri daha yumuşak, diğeri daha katı olmayı tercih ediyor. Bu doğru bir davranış mı?
Anne babanın ortak bir tutum içinde olması, kararları birlikte almaları ve tutum farklılıkları olduğunda da çocukların yanında tartışmamaları, birbirlerini eleştirmemeleri gerekir. Anne babadan birisinin verdiği kararı ya da çocukla ilgili bir tutumunu diğeri çocuğun yanında eleştirdiğinde çocuklar ikisini de ciddiye almamaya başlarlar. Bu nedenle ideal olan hem anne hem de babanın yerine göre bazen sert bazen de yumuşak bir tutum almayı başarmasıdır. Bazen kesin bir ses tonu ile çocuğu durdurmak gerekebilir. Bunu yapmayı hep aynı kişi üstlendiğinde ve diğeri çok farklı bir tutumla herşeye izin verdiğinde çocuk sert tavır takınan ebeveynden uzaklaşabilir. Bu durum genellikle babalar ve çocuklar arasında olur. Ancak çocukların babalarından bu şekilde uzaklaşmaları babaların çocuğun gelişimini destekleyici paylaşımda bulunmalarını engeller. Halbuki babalarla oyun oynamak, sohbet etmek gibi faaliyetlerin çocuklar için çok geliştirici olduğu bulunmuştur. Anne ve babanın çocuğun gelişiminde farklı rolleri vardır. İkisinin de çocuğun ruhsal gelişimini destekleme potansiyelinin tam olarak kullanılabilmesi çocuğun gelişim sürecini zenginleştirir. Bu nedenle bir ebeveynin belli kalıp bir rol içinde kalıp çocuğa yapacağı katkının kısıtlanması uygun değildir. Her iki tarafın da yerine göre izin vericilik ve disiplini dengelemesi ama bunu yaparken çocuklarına olan sevgilerini ifade etmekten geri kalmaması çocuğun bazı sınırların kendisi için gerekli olduğunu daha iyi anlamasını sağlar.